top of page
  • Yazarın fotoğrafıShiv

Shh

Çok merak ettiğim bir şey var. Bir insan evladı, herhangi bir ebeveyne sahip olmadan doğada yaşasaydı -evet, biraz zor. emzirilmesi gerek, ilgi ve ihtiyacı olacak vb.- belirli bir süre sonra yürümeyi, konuşmayı, geliştirilen yöntem ne ise onun farkındalığına sahip olmadan ve ihtiyacı olmadan, hayatta kalmayı başarabilir miydi?


Diyelim ki başardı; bu durumda beyni ne durumda olurdu? Bir taş alıp cevizi kırabilir miydi ya da yağmur yağdığı zaman bir mağaraya kaçabilir miydi? Bir şeyi yemesi gerektiğini nasıl anlayacaktı ki?


Tabii ses çıkaraktır, bağıracaktır, böğürecektir ama bir şeylere isim verecek midir?


Sahiplik ya da mülkiyet hissiyatını yaratacak anıları olacak mıdır, hayal edemiyorum.


Zekasının gelişmesini, dünyayı ve çevresini kavramayı beklemek, bu durumda normal mi olurdu, o zaman dünyanın en güçlü varlığı olur muydu insan?


İçgüdüleriniz ile düşüncelerinizi ne kadar ayırt edebiliyorsunuz? Ben çok beceremiyorum açıkçası. İnsanı zeki yapan düşünceler midir yoksa düşüncelere neden olan içgüdüsel dürtüler midir, bilmiyorum ama oluşturduğu zihinsel mirası elinden alsak daha farklı olurdu bunu biliyorum.


Başka bir şey daha hayal edemiyorum; bir seviyeye geldikten sonra insanların konuşmasının yasaklandığı bir kabile ya da klan. Sadece çocukların konuşabildiği ve onların da kendi aralarında tartışabildiği bir kabile mesela. Yeni doğan bir çocuğa, konuşma yasağının başlayacağı, sünneti (dil kesimi) yaklaşan en yaşlı çocuğun konuşmayı öğrettiği bir kabile mesela.


Klan içindeki ya da klanın doğayla olan ilişkileri nasıl olurdu? Günlük hayatları ve bu klanın devamlılığı nasıl olurdu? Ya da bunların tamamı olmayabilir miydi, hayal edemiyorum.


İnsanlığın en büyük buluşları her zaman tesadüf eseri olmuştur. Bir sorunla karşılaşan insanoğlu, genelde (ustalara saygı) bu sorun karşısında doğanın reaksiyonunu inceleyerek kendine bir çözüm bulur ya da doğanın ona yaşattığı farklılığı ileride nasıl kullanacağına dair düşünceler başlar kafasında.


Her ne kadar en eski icadın ateş olduğu söylense de, insanın ilk günahı dildir. Yine tamamen beyazlar içerisinde insana sonra derece mantıklı da gelse, dil insanın en büyük silahıdır. İçgüdülerinden üstün olduğunu gösteren ilk adımdır. Beyninden çıkan ve ateşe dönen ilk kıvılcımdır, dil. Kendini, gerçekliğini gizlemeye, insanları yönlendirmeye, toplum oluşturmaya, sınırlar ve yasaklar koymaya imkan veren, yine bu sınırları aşmanın teçhizatı olan bilim mirasına, savaşlara ve barışlara neden olan, insan dilidir.


Ama bu dil, sözsüz iletişimin önünü öyle bir kapatmıştır ki, günahlarımızla kirlenmeyi normalimiz haline getirmiştir. Ya da normalimiz buydu da, sadece farklı bir spectre mi sundu bize, yokluğunu hayal edemiyorum.


Ama bu hayal için çabalamaya devam ediyorum, beynimdeki sözcüklerle...


Ebu'l-Alâ el-Maarrî; Beni dünyaya getirenin günahını çekiyorum. ben bu acıyı kimseye çektirmeyeceğim.


-Kapak Görseli: Tongue Screw, 1577 - SciencePhotoLibrary




27 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page